Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

Ruhun pansumanı müzik

Müzik yaşamın her döneminde var olan bir kavramdır. Bazen içimizdeki ses, bazense duyguların gerçek ifadesi… Müzik dinlerken neden daha rahat hissederiz? Bu soru önemli çünkü müziğin kendisi tedavi edici değildir. Ancak acı çeken, ağrı veya stresi olan, yardım isteyen ve müzik aracılığı ile kendini ifade yolu bulan hastalar için kullanıldığında tedavi edici özellik gösterir. İnsanlık tarihi boyunca müzik; insanların duygularını etkilemek, kendini ifade etmek ve hastaları tedavi etmek amacı ile kullanıldığı bilinmektedir. Tıp kadar eskiye dayanan müziğin tedavi edici etkisi, ruhun pansumanı çoktan oldu bile.

Homera, ameliyatlarda müziği kullanmış ve etkili olduğunu göstermiştir. Aesculape ise, sağırlığı tedavi etmek için trampet kullanmıştır. Sokratesin öğrencisi Platon (Eflatun) da M.Ö. 400 yıllarında müziğin ahenk ve ritimle, ruhun derinliklerine etki ederek bireye hoşgörü ve rahatlık verdiğini belirtmiştir. Celcus ve Arateus ise, müziğin ruhu yatıştırdığını, ruh hastalıklarına iyi geldiğini ifade etmiştir. Ayrıca Mısırlılar da doğum sırasında müziği kullanmışlardır. Türklerde de müzik, Zekeriya Er-Razi, Farabi ve İbni Sina müzikle tedavinin psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanım esaslarını oluşturmuşlardır. Osmanlı Devleti zamanında da benzer durumlar görülmüş ve tasavvuf ekolü mensupları Sufiler de müzik ile uğraşarak akıl hastalıkları tedavisinde kullanmışlardır.

Dünya Müzik Terapi Federasyonu (World Fedaration of Music Therapy/ WFMT)’nun tanımına göre müzik terapisi, bir müzik terapistinin, bir danışan veya grupla, onların fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına, iletişim, öğrenim, organizasyon ve bunlarla ilişkili diğer terapi amaçları gerçekleştirebilmek ve kolaylaştırmak amacı ile planlı bir süreçte müzik veya müzikal unsurları kullanmasıdır.

2. Dünya Savaşı sırasında hastanelerde de müzik kullanımı başlamıştır. İnsan ile bütünleşmiş müziğin tedavi amacı ile kullanılması herkesin zihninde bulunan ancak hiç dile getirilmeyen bir eylemdir. Daha iyi hissetmek için müzik dinlediğimiz gerçeği, aslında ruhumuzdaki yaraların şifa bulması ile açıklanır. Mental olarak etkilendiğimiz fakat bilinçsizce yaptığımız müzik dinleme eylemi şu anda danışanlarım için bir ev ödevi… Özellikle sabah yeni uyandığınızda stres giderici bir müzik ile güne başlamaya ya da gece uyumadan önce günün stresini sakinleştirici bir meditasyon müziği ile azaltmaya ne dersiniz? Daha önce hiç deneyimlemediğiniz fakat ruhunuza iyi gelecek olan bu ödevi bu yazım ile sadece danışanlarıma değil kolektife ulaştırmak hedefim.

1800’lü yılların başlarında Florance Nightingale tarafından müzik terapisinin önemi ve hastalıkların iyileşmesine olan etkisi vurgulanmış, hem ağrıyı hem de anksiyeteyi azalttığı gerçeği ile bugün yapılması gereken ilk adımlarda yerini almıştır kanımca… Müziğin etkisi ile endorfin salgısı artarak kan basıncı ve nabız dakika sayısını azalttığı tespit edilmiştir. Ayrıca sağlıklı insanlarda da kognitif fonksiyonları arttırdığı bulunmuştur. Somatik hastalarda da bilişsel, sosyal ve duygusal iyilik halini sağlamak amacıyla da kullanılabilir. Depresyon, kaygı, stres ve ağrısı olanlara da duyurulur…

Hamilelik sırasında dinlenilen sakinleştirici müziğin de doğacak olan evladınızın mizacına olumlu etkisini de bilmenizi isterim! Ruhunuzun yarası varsa; müziğinizin de ruhunuza etkisi mevcut… Tüketim bu konuda bilinçli olursa, yaraların iyileşme süreci de kısalır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya Arşivi