Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

KAYBIN UTANCI

İnsanoğlu hep daha fazlasını istemeye gönüllü iken keşke ile yoluna devam etmeye de meyilli kanımca. Her an ‘an’ da anlamlı ise neden sürekli zihin geçmişte ya da gelecekte gezinir. Durdurulamayan düşüncelerin istenmeyende kalma riski oldukça yüksektir. Bu girdabın herkes farkında fakat nasıl aşacağını bilemediği bir kısır döngü yaşamaktadır. Peki, nedir insanı kaçmak, unutmak hatta utandığı o anıda kilitleyen sır… Hadi gelin önce var olan tüm duygularımız ile barışıp, kabul edip ardından yürümeye değer yolumuzda birlikte adım atalım.

Hayat; bizim isteklerimize her zaman olumlu cevap veremiyor maalesef. Kişiyi her dileğim olsun isteğiyle memnun edememek hayatın değil, bizim beklentideki yanlışımız! Çünkü kabullenilmesi en kıymetli olanı: başıma gelen olayları seçemiyor olduğum düşüncemdir… ‘Küsmek’ nedir, bilir misin? Küsmek; adım atamamaktır, olanı kabul edememek hatta varlığın isyanı ile yüzleşememektir. Küsmek; ben yokumdur. Artık hiçbir şeyden ümidim yok demektir. İsyandır küsmek, yok saymak ve adım atamamaktır. Olurda bir gün küsersen kendi hikayene, bil ki tükenmişsindir. Küsmene vesile olan seçemediğin yaşamınsa eğer, asıl o zaman anlamını yitirir benliğin. Evet istiyordun, belki de en normal olanı buydu, fakat elinde değildi birçok problem çözüme ulaşamamıştı henüz. Vakti gelmemişti, sınavın devam ediyordu ve alman gereken dersi alamamıştın… O halde ne oldu? Onca umudunu bir çırpıda yok saymak mıydı sana layık olan? Yoksa her şeye rağmen olduğun halin ile elinden geleni yapmaya devam etmek mi?

Negatif deneyimlerin sana olmasını istediklerinin önünde engel olmaya devam eder. Peki sen ne yapıyorsun? Engelleri aşmayı denemek yerine pes mi ediyorsun? Yaşamın devam ettiği her saniyede bir umut vardır, unutma! Sahip oldukların, başkalarının duası olduğu bu yaşamın için isyan etmek fazla anlamlı… Kayıp her zaman sana olumsuzluk tarafından bakmayı öğretir. Oysa ki kime göre kayıp kime göre kazanç olan deneyimin, anlamın için en kıymetlin. Kaybın utancı; genellikle bir başarısızlık, yenilgi ya da kişinin kontrolü dışında gelişen bir durum karşısında ortaya çıkar. Kaybeden kişi, kendi yetersizlikleri, hataları veya zayıflıkları nedeni ile utanç hissedebilir. Bu utanç duygusu ise özgüvenini zedeleyebilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.

Kaybın utancı, özellikle rekabetçi ortamlarda veya başarıya büyük değer verilen toplumlarda daha yoğun yaşanabilir. Kişi, toplumun beklentilerine uymadığı ya da başkalarını hayal kırıklığına uğrattığı için kendini suçlu hissedebilir. Bu utanç, zamanla kişide bir başarısızlık korkusu veya tekrar denemekten kaçınma gibi davranışlara yol açabilir.

Kaybetmek, insan yaşamının kaçınılmaz bir parçasıdır. İster bir yarışmada ister iş dünyasında, isterse kişisel ilişkilerde olsun, her insan hayatında en az bir kez kaybeder. Ancak kaybetmek, sadece bir başarısızlık hissinden öteye geçerek, derin bir utanç duygusuna dönüşebilir.

Kaybın utancı, kişinin bir başarısızlık yaşadığında hissettiği derin bir utanç ve yetersizlik duygusudur. Bu utancın kökeni, genellikle çocukluk dönemine kadar uzanır. Birçok çocuk, erken yaşlardan itibaren başarılı olmanın, onaylanmanın ve sevgi görmenin bir yolu olduğunu öğrenir. Başarı, çoğu zaman ebeveynler, öğretmenler ve akranlar tarafından takdir edilirken, başarısızlık eleştirilir veya küçümsenir. Bu durum, bireyin kendilik değerini başarılarına dayandırmasına neden olabilir.

Toplumsal beklentiler ve kültürel normlar da kaybın utancı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Modern toplumlarda başarıya ve rekabete verilen önem, bireylerin kaybettiklerinde kendilerini yetersiz veya değersiz hissetmelerine yol açabilir. Özellikle sosyal medya çağında, diğerlerinin başarılarının sürekli sergilendiği bir dünyada, kişi kendi kayıplarını ve başarısızlıklarını daha yoğun bir şekilde hissedebilir.

Kaybın utancı, genellikle kişinin yetersizlik duygusuyla iç içe geçer. Kişi, kaybettiği için kendini değersiz, yetersiz ve hatalı hissedebilir. Bu duygular, kişinin özgüvenini zedeler ve özsaygısını düşürür. Yetersizlik hissi, zamanla kişinin başarısızlıktan kaçınmak için risk almaktan çekinmesine ve yeni denemelerden uzak durmasına yol açabilir. Bu durum, bir kısır döngü yaratarak, bireyin kendini daha da izole hissetmesine neden olur.

Kaybın utancını yenmek, zorlu bir süreçtir, ancak bu mümkündür. Bu sürecin ilk adımı, kaybın normal bir insan deneyimi olduğunu kabul etmektir. Herkesin hayatında kayıplar ve başarısızlıklar vardır ve bu, insan olmanın bir parçasıdır. Kişi, kaybın kendisini tanımlamadığını ve bu deneyimlerden öğrenebileceği değerli dersler olduğunu anlamalıdır.

Destekleyici bir sosyal çevre de kaybın utancıyla başa çıkmada önemli bir rol oynar. Aile, arkadaşlar ve terapistler, kişinin duygusal yükünü hafifletebilir ve ona destek olabilir. Ayrıca, kaybın utancını azaltmanın bir diğer yolu, başarısızlık korkusunun üstesinden gelmek için küçük adımlar atmaktır. Bu sayede kişi, risk almayı ve yeni şeyler denemeyi öğrenebilir, bu da zamanla utanç duygusunu hafifletebilir.

Dilerim kayıplarını kabullenip yoluna devam etmendeki engellerini aşmanda bu yazım sana yardımcı olur…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya Arşivi