Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

KAYIP UMUTLAR

‘’İçime attığım onca geçmiş anım sırtımda yükken gülmeye çalışmak, zorunda hissetmek, sorumluluklar ve yine maskeli bana gün, nasıl aydın olsun? İyiyim bazen, bazense sessiz, çok güldüğümde oluyor ta ki anılarımı anımsayana kadar… İnsanlara bakıyorum herkes çok mutlu, aslında beni de gören mutluyum sanıyor. Güzel fotoğraflar gülümseyen pozlarımla etrafıma neşe saçarken içime attıklarım ise cabası! Derdi dertlenmek var bide. Kurtarıcı rolü ile ayakta kaldığımı, kalmaya çalıştığımı fark ettiğimde başladı asıl hikayem. Ah birde şu içimdeki sırlar olmasa.’’ Dedi bir gün danışanım.

Derdi dertlenmekten bahsetmek istiyorum: öyle zamanlar oluyor ki derdi baş tacı edip altında ezilirken çaresiz hissettiğimiz… Oysaki dert; arada baş tacı olmaktan alınıp kenara koyulup, o derdi taşıyacak güce sahip olana kadar beklemeli, belki bir uzman ile gücüne güç katacak hale getirilmelisin. Peki, ya nasıl? Tam olarak kendine iyi bakarak.

Kendini seven eşittir kendine iyi bakansa, biz ezber bozalım ve bu kez kendimize iyi bakarak kendimizi sevelim. Ters psikoloji uygulayarak gücümüze güç katalım. Her zaman zorunda hissettiğin hallerine şu soruyu sormalısın: Problemimi çözmek zorunda mıyım? Belki de baskın gelen sadece derdine bakış açındır. Derdin kendisi değişmiyor ve sana yük olmaya devam ediyorsa, belki de bir süre çözümsüz kalması gerekiyordur. Kendine çare olmayanın başkasına çare olduğu bir yaşam gücünü kaybetmene vesile ise, bırak, ilk kez kendine ve yaşadıklarına farklı açıdan dur ve bak derim!

Her günün farklı olması ruh halini değiştiren bileşenlerin seni mutlu ettiği zamanlar da küsme kendine. İçimde onca dert varken nasıl oluyor da gülebiliyorum diye suçlama kendini! Bir yanın ayakta kalmaya çalışırken düşürme sevincini. Tut elinden kendinin, tut ki kaybetme umutlarını…

Alan tanı hem kendine hem içindeki çocuğun hasretine. O da hak etti bunca zorluğa rağmen mücadeleni desteklerken. Sen birey olduğunda o hala çocuk kaldı sana zarar verdiğini düşündürürken, tekrar gülümsemesi onu kabullenmenle gerçekleşti. Kabullenmek kelimesini çok kıymetli buluyorum. Olduğun haline yabancılarsan kendini, savaşın bitmez. Kabul edersen berraklaşır ruh halinde. Savaşırsan ya kaybedersin hikayeni ya da hikayendeki sevincini…

Gerçek ile yüzleşmek kolay olmasa gerek. Acıya bakışın, yüzleştiklerini kabullenmenle dönüşür. Pes etmeden mücadelenle yitirmediğin umudunun yeşerdiğini görürsün. İşte tam o zaman içindeki çocuk artık büyümüş ve bir yetişkin gibi tarifler kendini. Bir bakmışsın derdin artık tacın değil, sana yalnızca eşlik eden anın! Maskende yoktur artık neysen o olmuşsundur. Çünkü yaşadıklarına yüklediğin anlam değişmiştir, yaşadıkların değil! Fark etmek, dönüşümünde tek ihtiyacın. Bir şeylere zorunda hissetmemekse panzehirin olmuştur artık. O zaman bir yetişkin haline kocaman bir ‘günaydın’, öyle işte…

Dilerim yaşamında gösterdiğin mücadelenle etrafına umut olmaya devam edersin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya Arşivi