Dr. İlkut Taha Taslı

Dr. İlkut Taha Taslı

Sadık Ahmet Filmi, Yunanistan’ın Tepkisi ve Dava Adamı olarak Dr. Sadık Ahmet

Dr. Sadık AHMET. Bu ismi, Türkiye’nin her tarafında cadde, bulvar, park ve sair alanlarda görüyoruz. Görüyoruz ve de büyük ihtimalle kim olduğunu bilmeden geçip gidiyoruz. Bu bilmezliklere rağmen 2 Şubat’ta Sadık Ahmet filmi vizyona girecek. Bu vesileyle Batı Trakya Türklerinin lideri rahmetli Dr. Sadık AHMET, mücadelesi ve bu film üzerine yazmak istedim.

Öncelikle belirtmeliyim ki bu film, Yunanistan’da bazı kesimlerde tepki ile karşılandı.

Örneğin Yunanistan Çözüm Partisi Milletvekili Parashos Papadakis, Batı Trakya Türklerinin Yunanistan'da yaşadığı insan hakları ihlallerini ve Dr. Sadık AHMET'in mücadelesini konu alan filmin beyaz perdeye taşınmasından duyduğu rahatsızlığı bir açıklama ile gündeme getirdi: “... Söz konusu film aracılığıyla, Türkiye'den Trakya'mızda, Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki uyumlu ilişkileri zehirlemek ve onları ‘Türk’ olarak göstermek amacıyla yeni propagandalar yapılıyor.” Bu açıklama dahi Lozan Antlaşmasını yok sayılmasının bir göstergesi. Türk azınlığı, “Yunan soylu müslümanlar” olarak gösterme olarak kurgulanan asimilasyon projesinin yansıması.

Adı geçen Yunan milletvekili, bu açıklamanın sonunda Yunanistan Dışişleri Bakanlığından filmin vizyona girmesinin engellenmesi, bu “başarılamazsa” Yunanistan’da gösterilmemesini istedi.

İkinci bir örnek olarak filmin vizyona gireceği gün organize edilecek bir toplantı (ki tüm gün şeklinde planlanmış) dikkatimi çekti. Bu, yukarıdakinden çok daha “önemli” bir girişim olarak değerlendirilebilir. Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı, filmin gösterime gireceği gün yapılacak bir toplantı (DEİK/Türkiye-Yunanistan İş Konseyi olarak Türkiye-Yunanistan 6. Dönem Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı) vesilesiyle İstanbul’a gelecek. Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakan Yardımcısı da bu toplantıya katılacak. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı’nın da katılması bekleniyor.

Bu bağlamda akla gelen senaryo şu: Yunan tarafı bu toplantının tarihi olarak 2 Şubat’ta ısrarcı olmuş olabilir. Böylelikle de İstanbul’da siyaset, bürokrasi, kültür ve iş dünyasından pek çok önde gelen ismin bu organizasyona katılması suretiyle filmin vizyona girdiği gün göreceği ilginin engellenmesi hedeflenmiş olabilir.

Bu noktada “belki de yılın belli bir tarihinde bir gelenek oluşmuştur diye” organizasyonun önceki yıllardaki tarihlerine baktım. Böyle bir gelenek de yok.

Burada kimseyi töhmet altında bırakmam istemem. Bu nedenle ihtiyatlı bir dil kullanmaya çalışıyorum. Belki de bu önermelerim bir tesadüf. Yunan Bakan Yardımcısının o gün gelmesi ve Türk Kültür ve Turizm Bakanı’nın da toplantıya davet edilmesi hayatın doğal akışında ortaya çıkan gelişmeler de olabilir.

Eğer ki senaryom gerçeğe yakınsa; diplomasinin böyle basit ayak oyunlarına alet edilmesi “çok yazık” dedirtiyor.

***

Filme ve “diplomasicilik”e değindikten sonra Dr. Sadık AHMET’e ve davasına değinmek istiyorum.

Onu ve Batı Trakya Türklerinin mücadelesini, İstanbul/Maltepe’de akademisyen Dr. Ahmet Selçuk CAN’ın organize ettiği Işık AHMET (Sadık AHMET’in eşidir) konferansları vesilesiyle tanıdım.

“Tanıdım” diyorum zira Dr. Sadık AHMET ve mücadelesi, Türkiye’de derin bir bilinmezlik sarmalında. Bu yazıyı kaleme almak için TÜBİTAK DergiPark’a, YÖK Tez Merkezine ve Milli Kütüphane kataloglarına baktım. Tez olarak yalnızca iki yüksek lisans tezi var. Hiç doktora tezi yok. DergiPark’ta da iki tane makale var. Milli Kütüphane’de de iki makale ve bir kitap var. Böyle bir dava adamı için kesinlikle yeterli değil.

Kısaca bilgi vermem gerekirse; Sadık AHMET, 16-17 yaşlarından itibaren milli davasında şuurlu bir genç. Ulusal ve uluslararası bağlamda geniş kitlelerce tanınması, Batı Trakya’daki Türklerin uğradığı zulme ve haksızlığa karşı kaleme aldığı “Yunanistan Cumhuriyeti’nin Sınırları İçinde Yaşayan Batı Trakya Türk Müslüman Azınlığın Şikâyetleri ve İstekleri” adlı bildiri ve imza kampanyası ile gerçekleşti. Bu bildiri, Batı Trakya Türkleri arasında heyecan yarattı. İmza kampanyası kısa sürede büyük teveccüh gördü. Bu süreç gözaltı, tutuklama ve yargılamalarla geçti. 1989 ve 90 yıllarında bağımsız olarak katıldığı seçimlerde milletvekili olarak Yunan parlamentosuna girdi (İsmail Rodoplu ile birlikte). Yunanistan’ın seçim kanununda yaptığı engelleyici düzenlemeler sonrasındaysa Dr. Sadık AHMET, Batı Trakya Türklerinin bir siyasi partiye ihtiyacı olduğunu vurgulayarak Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisini (DEB) kurarak mücadelesini sürdürdü.

Köşe yazısının sınırlarını zorlamadan toparlayayım. Batı Trakya Türklüğünün Lozan Antlaşması ile kazanılan ancak Yunanistan tarafından gasp edilen haklarının mücadelesini veren Dr. Sadık AHMET, Lozan'ın yıl dönümünde (24 Temmuz 1995) -kazada yaralanan eşi Işık AHMET’in şahitliği doğrultusunda- şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş, bir dava adamı olarak tarihe mal olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. İlkut Taha Taslı Arşivi