Dr. İlkut Taha Taslı

Dr. İlkut Taha Taslı

PKK, Irak’ta Türkmenleri mi Hedef Alıyor?

31 Mart tarihinde, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim sınırlarında yer alan Türkmen bölgesi Kifri’de gerçekleştirilen suikastta Türkmen Bayat Aşireti lideri Hüseyin Alloş Beyatlı şehit edildi.

Bu satırları yazarken saldırı henüz üstlenilmedi.

Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ve Türkmeneli Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Tütüncü'nün açıklamalarına göre bu saldırı, PKK terör örgütü tarafından düzenlenen menfur bir dron saldırısı.

Burada öncelikle şunu vurgulamalıyım: terör örgütü, Türkiye’de ve Irak kuzeyindeki kırsal alanlarda baskılandıkça güneye kayarak bölgesel yönetimin şehirlerinde faaliyetlerini yoğunlaştırıyor. Bahse konu baskı ve yoğunlaşma sürecinde, Irak Türkmenleri PKK terör örgütünün adeta “doğal” hedefi haline geliyor. Zira son birkaç yıldır Murat Karayılan, Cemil Bayık gibi terör örgütü üst yöneticilerinin beyanatlarında Irak Türkmenlerini hedefe koyduklarını gözlemlemek mümkün.

Bu genel çerçeveden sonra, bahse konu suikastı iki düzeyde inceleyebiliriz.

İlk olarak bölgesel dengeler bakımından analiz edebiliriz. Türkiye’nin Irak ile gerçekleştirdiği Güvenlik Mekanizması görüşmeleri bağlamında merkezi Irak yönetimi ile Türkiye, PKK ile mücadele konusunda irade birliği oluşturdu. Bağdat ve bölgesel yönetim yani Erbil, PKK’yı Irak toprakları için bir tehdit olarak görürken, Bafel Talabani liderliğindeki KYB, PKK ile ilişkisini sürdürüyor. PKK, bölgede KYB’nin silahlı gücü olarak varlık göstererek bölge siyasetinde rol oynuyor.

Diğer taraftan, Irak Federal Yüksek Mahkemesinin 21 Şubat’ta bölgesel yönetimin seçim yasası hakkında açıkladığı karar gereğince Haziran 2024 döneminde bölgede bir seçim gerçekleşecek. Bu seçim öncesinde, Türkmenleri “seçimlerde rol almaya” çağıracak bir kanaat önderi olan Hüseyin Alloş Beyatlı’ya yönelik bu suikast, bölge dengeleri açısından stratejik bir saldırı olarak da değerlendirilebilir.

Suikastın anlamlandırılabileceği ikinci düzey, PKK’nın şehirli örgüt oluşudur. Bu köşede, PKK’nın Irak ve Suriye’de giderek şehirli bir örgüt oluşunun doğurduğu risk, tehdit ve tehlikelere her vesileyle değiniyorum. Söz konusu saldırıyı da bu bağlamda değerlendirebiliriz.

PKK, Irak kuzeyindeki bölgesel yönetimde bulduğu boşlukta, kırsal örgüt vasfının yanında şehirli örgüt niteliği de elde ediyor. Şehirli olmanın örgüte sağladığı imkan-kabiliyetler, örgütün “terörist inovasyon” gerçekleştirerek saldırı araçları ve yöntemleri hususlarında kapasite artırmasına zemin hazırlıyor. Örgütün dronlar konusundaki imkan-kabiliyetleri de bu bağlamda değerlendirilmeli. Önceki yazımda belirttiğim gibi bu dronlar, Türk İHA’ları için teorik olarak tehdit olabilir. Öte yandan bu suikast örneğinde bir Türkmen kanaat önderinin şehit edilmesi söz konusu.

Sonuç olarak PKK’nın saldırı araçları, yöntemleri ve taktikleri düzlemlerindeki inovasyon olanakları, örgütün Suriye ve Irak’ın kentsel alanlarındaki faaliyetlerinin yoğunlaşması, dünyanın herhangi bir yerindeki nitelikli insan kaynağına erişim ve/veya istihdam imkânlarının artması, bölgesel ve küresel güçlerce desteklenmesi ile birlikte her geçen gün daha ciddi bir tehdit haline geliyor.

Bu bakımdan, örgütün Irak ve Suriye’de taktiksel, yöntemsel ya da teknolojik inovasyon üretebileceği tesis, yatırım, kurum ve kişilerin etkisiz hale getirilmesi hayati önem arz ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. İlkut Taha Taslı Arşivi