PKK/KCK terör örgütünün silahlı aparatı HPG’nin Genel Sorumlusu Murat Karayılan’ın 15 ve 16 Mart tarihli açıklamaları dikkati çekiciydi. Bu açıklamaları iki yazıdan oluşan bir dizi şeklinde değerlendirdim.

İlk olarak 15 Mart’taki açıklamalara bakalım. Terörist elebaşı Karayılan, bu beyanatında yerel seçimler, CPT ve A.Öcalan’ın mahkumiyet koşulları, 1988 yılında Halepçe’de gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısı, 12 Mart 2004 Kamışlı olayları, Nevruz ve Öcalan için sözde küresel özgürlük hamlesi, belediye başkan vekillikleri gibi hususlara odaklanıyor.

Bunlar, daha ziyade sıkışmışlık içerisinde olan örgütü motiveye yönelik iç propaganda içeren beyanlar.

M. Karayılan’ın 15 Mart’taki açıklamalarında yer alan "Hareketimizin yönetimi olarak bu Newroz’da, önümüzdeki birkaç gün içerisinde halkımıza bir müjde vereceğiz. Bu müjde mücadelemizin yükseltilmesinde önemli rolü olan bir araç olacaktır." sözleri bazı kesimlerce çeşitli anlamlar yüklenerek gündeme taşındı.

Bu bağlamda “tek taraflı ateşkes” ve “çözüm süreci” iddiaları bazı yazar ve gazetecilerce dile getirildi. Bu iddialar, bazı siyasilerin (Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, Leyla Zana gibi) “Kürt sorununda muhataplık” üzerine açıklamaları ve bazı STK’ların “Kürt sorunu” temalı faaliyetleri ile birlikte gündeme taşındı.

Böylelikle “Kürt sorunu” endüstrisinden yarar sağlayan kesimin nasıl bir heyecana kapıldığınıbir kez daha gördük.

***

M.Karayılan’ın 15 Mart’ta bahsettiği “müjde” 20 Mart’ta açıklandı. Açıklamayı HPG Merkezi yaptı. Buna göre terör örgütünün (S)İHA'ları etkisizleştirme imkanına eriştiği ve 13 Şubat 2023'ten bu yana envai çeşit toplam 15 adet (S)İHA düşürüldüğü iddia ediliyor. İddialar bununla da sınırlı değil. Örgüt, insansız hava araçlarına karşı füze sistemi edindiğini ileri sürerek, Türkiye’nin terörle mücadeledeki teknolojik kapasitesini dengeleme düzeyine eriştiği kara propagandasını yapıyor.

Terör örgütü, eylem görüntülerini yayınlayacağını da iddia etti ancak bu yazı kaleme alındığı sıralarda henüz bir video yayınlanmamıştı.

Bu noktada 17 Kasım 2023 tarihli köşe yazımdaki bir senaryoya atıfla bitireyim:

“Son günlerde sosyal medyada Irak ve Suriye kuzeyinde Türkiye’ye ait İHA’ların düşürüldüğüne yönelik paylaşımlar var. Bunlar, Türk makamlarının teyit etmediği, muamma bilgiler. Ancak gerçek olsa da olmasa da işaret ettiği bir risk var: Kamikaze dronlarla Türk İHA’ların hedef alınması.

‘Bu nasıl olacak’ diye sorarsanız, olası senaryomu anlatayım. ‘Senaryo’ diyorum çünkü bir İHA’nın bu şekilde düşürülmesi fantastik bir düşünce de olabilir. (Senaryomun ilk varsayımı, örgütün elinde elektronik taarruz bir imkân-kabiliyet olmadığı. Eğer ki örgütte böyle bir kapasite varsa dış destek ve terörist inovasyon hususlarını konuşmak gerekir. İkinci varsayımı, kazakırım olmadığıdır.)

Kamikaze dronlar, havaalanı pisti gibi geniş alanlara ihtiyaç duymadan, katapult gibi basit bir fırlatma mekanizması ile dağlık bölgelerden bile havalanabiliyor.

Havalandıktan sonra bir operatör vasıtasıyla gerçek zamanlı olarak yönlendirilen dronun hedef İHA’ya roket ya da füze gibi kamikaze dalış yaparak (ya da dalış esnasında hedefe çok yaklaştığı an taşıdığı harp başlığının infilak etmesi suretiyle) onu düşürmesi pratikte çok zor olsa da teorik olarak imkânsız değil.

Youtube’da 2021 tarihli bir animasyon video da bu teknoloji düzeyi hedeflendiğini görüyoruz. Bir Rus İHA şirketi bunu tasarlamış. Hatta Rus şirket, animasyon videoda bir Türk İHA’sını hedef olarak göstermiş.”

Muhtemelen kazakırım ile düşen hava araçları üzerinden yeni bir propaganda süreci söz konusu. Bu da örgütü motiveye yönelik iç propagandalardan biri.

Her ne olursa olsun, terör örgütünü dış destek, terörist inovasyon ve kentlileşen terör örgütü boyutlarıyla yakından takip etmek bir zorunluluk.