Zürafa Adası Yunan'ın değil bizimdir!

Son günlerde Yunanistan’ın Zürafa Adamız üzerindeki talepleri, egemenliğimizi yok sayışı ve hatta Lozan Antlaşması’nı tanımayışı ayyuka çıkmış vaziyettedir. Yunanistan’ın yöneticilerinden medyasına bu kadar özgüvenli hareket etmesinin en önemli motivasyonu ise bizim sessizliğimizdir.

resim1.jpg

Genel Hatlarıyla Zürafa Adası

Zürafa Adası, Ege Denizi’nin kuzeyinde Semadirek’in doğusunda ve Gökçeada’nın kuzeyinde ıssız bir kayalık adadır. Adanın toplam alanı sadece 9 metrekare ve üzerinde bir deniz feneri bulunmaktadır. Adanın stratejik önemi ise Amerika’nın Dedeağaç üssünün tam karşısında yer almasından ileri geliyor.

resim2.png

Zürafa Adası Son Dönemde Nasıl Gündeme Geldi

30 Ekim 2023 tarihinde Türk Deniz Kuvvetleri, Adalar Denizi’nin kuzeyinde Zürafa Adamızı da kapsayacak şekilde atış navtex alanı ilan etti.

resim3.png

Bunun üzerine Yunan medyası, "Ankara'dan olağanüstü bir meydan okuma: Türkiye, stratejik öneme sahip bir Yunan adacığını ilhak etti!" başlıklı haberiyle Türk toprağı olan ada üzerinde hak iddia ederek yeni bir provokasyona imza attı.

resim4.png

Bu provokatif haberde; “Türkiye'nin Adalar Denizi'ndeki stratejik Zürafa Adası bölgesinde 30 Ekim ile 2 Kasım arasında S-400 füzelerinin operasyonel test yapacağı” iddia edildi.

Adamız işgal ediliyor yalanına sarılan Yunan Hükümeti de çok kısa süre içerisinde 'Adalar (Ege) Denizi'nin Kuzeyindeki bir Yunan adasının ele geçirildiği/ilhak edildiği ve bu adanın yasa dışı olarak Türk egemenlik/bölgesine dahil edildiğine ilişkin Türkiye'nin ilk resmi uluslararası duyurusu' olduğu iddia etti ve "Türk tatbikat alanı egemenliğimizi işgal ediyor" diyerek bir NOTAM yayınladı.

resim5.png

Türkiye, hızla A7847/23 numaralı resmi NOTAM ile Yunanistan’a cevap vererek, tatbikat alanının İstanbul FIR sınırları içinde olup kesinlikle Türkiye'nin münhasır egemenlik haklarına tabi olduğunu vurguladı. Ayrıca, “Zürafa Adası’nın Türk toprağı olduğunu belirterek, Yunanistan'ın iddiasının bir işgal olduğunu ve bu nedenle tatbikatın devam edeceğini” açıkladı.

resim6.png

Bu gelişmelerin yaşandığı gün içerisinde ise net ve kararlı bir şekilde Zürafa Adası'nın bir kaya parçasından öte, 6 millik karasuyuna sahip bir vatan toprağı olduğunu belirterek ;

Zürafa Adası, Lozan Antlaşması'nın 6, 12, 13, 14 ve 15. maddeleri kapsamında egemenliği Yunanistan'a devredilmeyen 176 ada, adacık ve kayalıklar arasında yer aldığını,

Yunanistan'a devredilen adalar, anlaşmalarla belirlenmiş ve ismen sayılmış adalar olduğunu; ancak Zürafa Adası bu devir kapsamında olmadığını,

Diğer tüm ada, adacık ve kayalıklar ise Osmanlı Devleti'nden Türkiye'ye geçtiğini,

Zürafa Adası tamamen Türkiye'ye ait bir ada olduğunu ve egemenliği Türkiye tarafından korunduğunu tekrar ifade ettik.

Sessizliğimiz Yunan’a Ses Oluyor!

30 Ekim 2023 gününden itibaren Dışişleri Bakanlığı ve yetkililerimize çağrıda bulunarak “ZÜRAFA ADASI TÜRK’ÜNDÜR!” diye haykırın çağrılarında bulunduk.

resim7.png

Fakat şu ana kadar yetkililerimizden bu çağrıya karşılık göremedik ancak yetkililerimizin duymadığı “ZÜRAFA ADASI TÜRK’ÜNDÜR!” çağrımızı ve haykırışlarımızı Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis duydu ve 22 Kasım 2023’te yaptığı açıklamada “Adalar (Ege) Denizi’ndeki uzun süreli sakinliğin devam etmesini umuyoruz. Zürafa Adası meselesi bir egemenlik meselesidir. Kaya adacığı Yunan egemenliğidir, Yunan toprağıdır.

Zürafa kaya adacığının egemenliğinden gerekçeli bile olsa şüphe edilemez. Zürafa Adası meselesi bir egemenlik meselesidir.” Dedi.

Gerapetritis bu hadsiz açıklamayı Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi çerçevesinde 7 Aralık’ta Atina’da Miçotakis-Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi öncesinde Parlamentoda Milletvekillerinin sorularını yanıtladığı sırada yaptı.

Bu noktada şunu da hatırlatmakta da fayda var; 20 Eylül 2023 tarihinde "Atina" yerine mütekabiliyet gereği "Selanik'te" yapılmasına karar verilen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi, Yunanistan’ın yine dediğini yaptırması üzerine Selanik’ten Atina'ya alındı.

Geldiğimiz son durumda Türk Dışişleri Bakanlığı’nın, çağrılarımıza kulak vererek ulusal ve uluslararası kamuoyu önünde Zürafa Adası’nın Türkiye’ye ait olduğunu açıkça ilan etmesi gerekmektedir.

El altından cevap vermek, bu ciddi durumu geçiştirmek için yeterli değil. Mütekabiliyet, aynı şekilde verilecek güçlü bir cevabı gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Türk Milleti'nin onuruna yakışır bir cevap vermek, sadece bir görev değil, aynı zamanda bir zorunluluktur.

Yaptığımız bu çağrıların neticesinde Yunan basını endişeye kapılarak “Türk Amiral Yaycı, Zürafa Adası ile Yeni Bir Kardak İnşa Ediyor” doğruda bizleri hedef almaktan da geri kalmadı.

resim8.jpg

Bizim sessiz kalıp, Yunanistan’ın iddianın da ötesinde egemenliğimize saldıran açıklamalar yaptığı bu ortamda “aramızda pozitif gündem oluştu, istişarelerde bulunuyoruz” diyerek sessizliğe gömülmek kabul edilemezdir.

Gelinen bu noktada zarfa değil mazrufa bakılmalıdır…

Türkiye Bir Gemlik İlçesi Kadar Alanı Kaybeder!

Yunanistan’ın Zürafa Adası nezdinde Türkiye’nin egemenliğini yok saymasına karşı Türkiye’nin sessiz kalması bize sadece zemin değil aynı zamanda toprakta kaybettirmektedir.

Türkiye’nin Zürafa Adası’na sahip çıkmaması durumunda sadece Zürafa Adası hususunda bir Gemlik ilçesi kadar alan kaybederiz!

resim9.png

Zürafa Adası Giderse Saros Körfezimiz de Gider

Zürafa Adası Türkiye’nin askeri güvenliği açısından da son derece hayati bir rol oynamaktadır.

Adanın konumu, Türkiye'nin Saros Körfezi civarındaki eğitim alanlarının stratejik önemini artırmaktadır. Zürafa Adası, bu bölgedeki eğitim faaliyetleri için stratejik bir öneme sahip ve Türkiye'nin güvenlik ve ekonomik çıkarları açısından hayati bir bölgeyi etkilemektedir.

resim10.png

Zürafa Adası Petrol Zengini Bir Alandadır!

Zürafa Adası, Adalar Denizi’nin kuzeyinde ve Yunanistan’ın 11 adet petrol sondaj kuyu açtığı Taşoz Adası’nın petrol sahasına oldukça yakındır.

Bu bağlamda değerlendirildiğinde Zürafa Adası, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı ve Adalar Denizi’ndeki hidrokarbon hakları açısından da son derece kritik bir rol oynamaktadır.

Bu noktada, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın daha net ve güçlü bir açıklama yapması gerekliliği daha da yoğunlaşmaktadır. Türkiye’nin hem petrol hem de güvenlik çıkarlarını koruması ve Yunanistan’ın provokasyonlarına karşı durması Dışişleri Bakanlığımızın “Zürafa Adası Türk’ündür” demesinden geçmektedir.

Her Geçen Gün Daha da Gecikiyoruz

Yunanistan 1960 yılında Zürafa Adası’nda ilk provokasyon adımlarını atmıştır. Yunanistan buraya deniz feneri dikerek adım adım adayı işgal etmenin zeminini oluşturmuştur.

resim11.jpg

Biz ise EGAYDAAK’lara yönelik en kapsayıcı adımımızı ancak 1997 yılında Milli Güvenlik Kurulu kararına istinaden oluşturulan akademisyen, tarihçi ve diplomat grubuyla oluşturduk fakat zamanında bu grubun yazdığı rapor ve EGAYDAAK isimleri resmi olarak hala yayınlanmadı…

Kendi ayağına böyle kurşun sıkarak diplomasi olmaz!

Artık tüm EGAYDAAK isimleri açıklanmalı ve bu adaların tamamının Türkiye’ye ait olduğu ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde ilan edilmelidir! Türkiye bu konuda yeterince geç kalmış ve ne yazık ki yeterince zemin de kaybetmiştir.

Zürafa Adası, Vatan Toprağıdır!

Benden öncekiler de ben de ve benden sonra gelen askerler ve denizcilerimizin gözünde, Zürafa Adası Türk vatanının bir parçası olarak kabul edilmektedir. Hiçbir asker, hiçbir denizci, Türkiye'de yaşayan veya hayatını kaybeden, bugüne kadar ebediyete intikal etmiş hiçbir kişi, Zürafa Adası'nın Türk toprağı olmadığını iddia etmemiştir.

Ancak, bu durum karşısında Yunanistan'ın sessiz kalmadığını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta Yunanistan, Zürafa Adası’nın hemen önündeki Semadirek Adası'nda gerçek mermilerle düz yörüngeli silahlarla atış eğitimi yaptı.

Yunanistan'ın bu eğitim faaliyeti, Zürafa Adası'nın 6 millik karasularını da tehdit eder bir vaziyetteydi.

Geldiğimiz bu süreçte; Yunanistan'ın meydan okumasına karşı Türkiye'nin nasıl bir duruş sergileyeceğini ve Zürafa Adası'nın Türk toprağı olduğunu dünyaya haykırmak adına atılacak adımları göreceğiz.

Şu an, Zürafa Adası meselesi hem Türkiye'nin egemenlik haklarını koruma hem de ulusal güvenliğini sağlama açısından kritik bir dönemeçte bulunmaktadır. Zürafa Adası yalnızca bugünümüz için değil gelecek nesillerimiz için de oldukça büyük bir öneme haiz vatan toprağıdır.

Bugün Zürafa Adası nezdinde EGAYDAAK konusuna sessiz kalanlar, yarın tarihi bir vebal altında kalacaklarını akıllarından çıkarmamalıdırlar. Kararlı millî bir duruşun gösterilmesinin tarihi sorumluluk olduğunu unutmayalım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cihat Yaycı Arşivi