Netflix ve Suriye PKK’sı Propagandaları

Netflix ve Suriye PKK’sı Propagandaları
Son günlerdeki ilgi çekici gelişmelerden biri, Netflix’te 21 Mart 2024’te yayına giren “The Three Body Problem” (Türkçeye “3 Cisim Problemi” olarak çevriliyor) adlı dizide yer alan Suriye PKK’sı (PKK/KCK-PYD/YPG/SDG) propagandası.

Dizide, bir uzaylı istilasına karşı dünyayı kurtarmak için Birleşmiş Milletler öncülüğünde üç kişi seçiliyor. Öyle ki bu figürler hesap vermeyecek, dünyanın tüm kaynaklarını kullanabilecek ve istekleri emir niteliğinde olacak.

Bunlardan biri “Prof. Dr. Leyla Ariç”tir. Bu figür, “Kürt savaş kahramanı” olarak sunuluyor. Senaryoya göre bu figür, “Suriye/Rakka’da DEAŞ terör örgütüne karşı mücadele etmiş, asimetrik savaşlarda kazanma hususunda olağanüstü bir deneyime sahip bir kadın savaşçı”. Bu figür, BM Genel Kurulunda tüm dünyaya tanıtılıyor.

Bilin bakalım bu noktada dikkati çeken nedir? Tabi ki kıyafetleri. Kamuflaj benzeri koyu yeşil renkli kıyafetli bu “kadın savaşçı” üzerinden -artık alışageldiğimiz- örgüt propagandası icra ediliyor.

Yani, doğrudan adı anılmadan Suriye PKK’sı güzellemesi yapılıyor.

Aslında bu dizi, Cixin Lui adlı Çinli bilimkurgu yazarının 3 kitaplık bir eserinden ilhamla çekilmiş. Diğer iki roman, Kara Orman ve Ölümün Sonu olarak Türkçeye de çevrilmiş.

Kitapların hem İngilizce hem de Türkçe baskılarını inceledim. Kitaplardaki mekan ve kahramanlar ile dizi arasında büyük bir fark var. Hepsinden önemlisi, dizideki PKK’lı, kitaplarda yok.

Bu “dizi”, esasında bir silsilenin son ürünü. Bugüne kadar Kobane Ayağa Kalk, İşaretli Yerden Kes, No Man’s Land, Kobani’nin Kızları, Heval, Blackberry Season, Kobane Calling, Suriye’nin Saatli Bombası: Kürtler, Türkiye ve DEAŞ adlı dizi, film, kitap vb. dolaşıma girdi. Bunların ortak özelliği nedir diye sorarsanız; DEAŞ’la mücadele iddiası ve/veya Türkiye aleyhine olmaları.

Burada şunu vurgulamalıyım. Bu tarz propagandalar, PKK’nın ideolojik-teorik varlığını “haklı” gösteriyor. Norveç ya da Yeni Zelanda veyahut dünyanın herhangi bir yerinde, PKK terörüyle ilgili pek de bilgisi olmayan bir birey, bu tarz içeriklerden etkilenerek bir fikir ediniyor. Böylelikle PKK’yı gerçekten bilmeyen ancak onu bu tarz entelektüel-sanatsal yapımlarla tanıyan kesimler nezdinde bir makuliyet oluşuyor. Bu makuliyet, yıllara sari biçimde meşruiyete dönüşme tehlikesi taşıyor. Bu da PKK’ya bilişsel güvenli alan sağlıyor.

Peki, entelektüel ve sanatsal görünümlü bu tarz girişimlere karşı ne yapılabilir? Burada, doğrudan Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde bir projeksiyon oluşturabiliriz. Öncelikle terör uzmanları, bahse konu içerikleri yakından takip etmeli. Bu içeriklerin, hedef kitleleri nasıl etkilediği (ne düzeyde zarar verdiği de diyebiliriz) -mümkün olduğu ölçüde- analiz edilmeli. Nihayetinde de terör uzmanları, iletişim uzmanları ile beraber karşı bir söylem geliştirmeli. Oluşturulan karşı söylem, sivil kaynaklar üzerinden yüksek düzeyli prodüksiyonlarla film, belgesel, kısa video (Tik Tok, Reels ya da Shorts tarzı), podcast, kitap, makale vb. şekillerde, ilgili platformlar (Netflix, Amazon Prime, Google Play vs.) üzerinden dünya ölçeğinde bir kamu diplomasisi ile sunulmalı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.