Bakan Tunç'tan Kavala ve Demirtaş açıklaması: AİHM siyasi bakıyor

Bakan Tunç'tan Kavala ve Demirtaş açıklaması: AİHM siyasi bakıyor
Adalet Bakanı Tunç katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın davalarıyla ilgili konuşan Bakan Tunç, "AİHM siyasi bakıyor" dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı programda Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki anlaşmazlık nasıl çözülecek? 8. Yargı Paketi hangi düzenlemeleri içeriyor, ne zaman yürürlüğe girecek? Kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda süreç nasıl işleyecek? sorularını yanıtladı. Bakan Tunç Kavala ve Demirtaş davası ile ilgili de konuştu.

8. YARGI PAKETİ NE ZAMAN ÇIKACAK?

CNNTürk yayınına katılan Bakan Tunç'un açıklamalarından satırbaşları:

Öncelikle henüz taslak aşamasında. Taslağın son şekli verilmek üzere. Biz Adalet Bakanlığı'nda uzun bir süredir bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'ın başkanlığında da bu konuları değerlendirdik heyet halinde ve bu taslak daha sonra milletvekillerimizin takdirine yakın bir zamanda sunulacak.

Çok uzamaz. Şu anda seçim takvimi içerisindeyiz ama ayrılmadan, Meclis ara vermeden Mart'a kalmaz. Şubat ayı ortaları gibi Meclis'te görüşülür.

Kamuoyuna yansıyan ana hatlarıyla çok sayıda kanunda değişiklik yapılıyor. Yargı Reformu Strateji Belgemiz vardı 2018-2023 yıllarını kapsayan. O belgenin yüzde 70'i hayata geçti.

"CEZASIZLIK ALGISINI ORTADAN KALDIRACAK DÜZENLEMELERİMİZ VAR"

Tabi bir takım sebeplerle hayata geçmeyen düzenlemeler de var orada. Özellikle deprem, afet ile karşı karşıya kalmıştık. Meclis'in çalışma takvimi aksamıştı. Dolayısıyla gerçekleştiremediğimiz yasal düzenlemeler var. Bunları içine alan AYM'nin iptal kararları doğrultusunda uyum düzenlemeleri var.

Bir defa önem verdiğimiz toplumda cezasızlık algısı yaygın. Bunu ortadan kaldırmamız lazım. Cezasızlık algısını ortadan kaldıracak düzenlemelerimiz var.

Bizim İnfaz Kanunumuz ve Ceza Mahkemesi Kanunumuzda denetimli serbestlik var, bir de koşullu salıverme var. İki yıl ceza alan birisi bunun koşullu salıvermesi yarısıdır. Ama bazı suçlarda 4'te 3'tür. Terör, cinsel suçlar ve uyuşturucuda 4'te 3'tür. Ama diğer suçlarda yarısıdır. 2 yıl ceza almışsa birisi 1 yıl sonra koşullu salıverme süresi dolar. Koşullu salıverme süresi 1 yıl olduğunda, denetimli serbestlik süresi de 1 yıl... O zaman 2 yıldan yatacak hiçbir ceza kalmaz. Dolayısıyla 2 yıl ceza alan hiç cezaevinde kalmamış olur.

Böyle bir durumda tabi cezası 2 yılın altında 3 yılın altında suçlar bakımında 'Suç işledi, yanına kar kaldı' algısı var. Tabi rahatsızlık yaratan bir durum. Burada yaptığımız düzenleme 1 yıllık denetimli serbestlik yerine oran getirmek istiyoruz. Şöyle; Eğer 1 yıl ceza almışsa birisi bunun 6 aydır koşullu salıverilmesi. 6 ayın sadece 5'te 1'i denetimli serbestlik olsun diyoruz. Yani bunun en az 5 ayını cezaevinde kalmış olsun. Taslaktaki önerimiz bu. Tabi milletvekillerimizin takdirinde.

Meclis'e gidince meclis grubu da muhalefet ile görüşüyor. Toplumun genelini ilgilendiren siyasi tarafı olmayan konular bunlar. Meclis'e gidince komisyonlarda tartışılıyor. Parti temsilcileri ile tartışılıyor ve karara bağlanıyor. Bir takım değişiklikler olabiliyor. En doğru kararı verebilmek en önemlisi. Başka düzenlemeler de var. 70'e yakın madde. Temyiz süreleri bunlardan biri. Farklılık arz ediyor bu süreler. Tamamını standarda bağlıyoruz. 2 hafta diyoruz. Sadeleşme olmuş olacak. Hukuk profesörleri ile çalıştık. Bir kısmı tebliğden bir kısmı yüze karşı okunmadan başlıyor bu ayrımı da kaldırdık.

TAZMİNAT KOMİSYONU

AYM bir karar verdi, tazminat komisyonu oluşturuyoruz. Vatandaş AYM'ye gitmeden önce adalet bakanlığındaki bu komisyona başvuracak. İnfaz kanunlarında geçmişte de değişiklikler yapıldı ve bu uygulanmalarda da zorluklara neden oluyor. Tekrar tekrar suç işleyenler var. Denetimli serbestliklerdeki oranlarda öneriler var. Burada haklı yaklaşım da var. Bu talebi de değerlendiriyoruz.

Yasama, yürütme yargı... Buralarda güvenin zedelenmemesi gerekiyor. Bir davanın iki tarafı var. Bir taraf kazanıyor bir taraf kaybediyor. Yargıya güveni yüzde yüzden başlatırsak yanlış sonuca ulaşabiliriz. Güven veren adalet sloganda kalmasın diye önemli çalışmalarımız oldu. TBMM'de bunlar büyük uzlaşma ile geçti. Bunlar siyasi niteliği olmayan metinler. Tamamı yenilendi. Mevzuatın ihtiyaca cevap vermesinde eksikliğimiz yok. Fiziki mekanlarda sıkıntımız yok. Burada da en ileri ülkelerdeniz.

"BUGÜNKÜ YARGIMIZLA GURUR DUYMAMIZ LAZIM"

Hakim ve savcılarımızın daha donanımlı olması için çalışmalar yapıyoruz. Hatalı karar ilk derecede verilince infial uyanabiliyor ama bu hatalı kararlar 24 bin hakim arasında birkaç tane oluyor. Burada basını bilgilendirmek lazım. Bazı dosyaların içeriği bilinmeden kulaktan dolma yayılıyor. Kamuoyunu bilgilendirmek lazım. Yargıya güven konusunda kasıtlı propoganda yapılıyor. Kürsüye çıkanlar yargıya yönelik eleştiri yapılıyor. Hukuka güven endeksi diye çalışmaları var. Bunu öne sürüyorlar.

'Kara leke' diyebileceğimiz demokrasinin, milli iradenin yanında durmayan millet adına karar vermesi gereken yargı kurumlarımızın geçmişte nerede durduğunu hatırladığımızda gerçekten bugünkü yargımızla da gurur duymamız lazım.

27 Mayıs'ta bir yargı düzeni vardı. Darbe gerçekleşmişti. O günkü yargı darbecileri yargılaması gerekirken ne yaptı? Darbecilere destek verdi, darbe mağdurlarını yargıladı. Başbakan'ı, bakanları idama mahkum etti.

12 Eylül'de yargı ne yaptı, nerede durdu? Darbecilerin yanında durdu. Yine darbe mağdurlarını idama mahkum ettiler. 18 yaşından küçük çocukların yaşını büyüterek idam ettiler, 'Bir sağdan, bir soldan' dendi. O günkü yargıları hatırlayalım.

28 Şubat yargısı... Hep beraber hatırlayalım. Nerede durdu? Postmodern darbecilerin yanında durdu. Darbe mağdurlarını daha da mağdur etti, aleyhinde karar verdi.

15 Temmuz'a geldiğimizde... 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı ilk harekete geçen evet milletimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde meydanlara koştuk. Ama yargımız da millet meydanlara koşarken adliyelere koştu. Darbeciler hakkında gözaltı kararları verdiler, tutuklama kararları verdiler ve darbecileri yargıladılar. Darbe mağdurlarının, milletin hakkını savundular. O nedenle biraz da hazmedilemeyenin bu olduğunu düşünüyoruz.

Türkiye, demokratik hukuk devleti bakımından öyle 116. sıralarda filan değil. Hukukun üstünlüğü bakımından çok daha üst sıralarda hatta dünyada hakkaniyeti ve adaleti savunan bir ülke noktasındayız.

AİHM KARARLARINA UYMA ORTALAMAMIZ YÜZDE 89

Demirtaş, Kavala kararı gündeme getirilerek eleştiriye maruz kalıyoruz. Avrupa İnsan Hakları kararına tüm ülkeler bakımından34 bin ihlal kararı var. 25 bin 407 karara tüm ülkeler bakımından uyulmuş. Tüm ülkelerin uyma ortalaması yüzde 79. 4374 ihlal kararı var. Türkiye'nin kararlara uyma ortalamamız yüzde 89. Tüm ülkelerinkinden fazla. 2012'den bu yana Türkiye için mahkemeye 90 bin başvuru var ve 1054 ihlal kararı verilmiş. Türkiye için mahkemeye 90 bin başvuru var ve 1054 ihlal kararı verilmiş

"AİHM SİYASİ YAKLAŞIYOR"

AİHM'nin bu davalara (Kavala-Demirtaş davası) siyasi yaklaşıyor. Kararı ortaya çıkaran deliller hukuki açıdan değerlendirmiyor. Türk yargımız bu davalardaki kararlar Yargıtay'dan geçmiş olan kararlar.