23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla Türk milletinin yaşamında yeni bir dönem başlamış oluyordu.
20 Ocak 1921’de kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile egemenliğin kayıtsız şartsız ulusta olduğunu açıkça ilan etmişti. Bundan bir süre sonra da geleneksel Osmanlı idare sisteminin temel dayanağı olan saltanatı 1 Kasım 1922’de kaldırmıştı.
Yürürlükteki sistem adı konmamış bir cumhuriyetti. Lozan Antlaşması onaylanıp, Ankara başkent yapıldıktan, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu 9 Eylül 1923’te Halk Partisine dönüştürüldükten sonra sıra rejimin adının konmasına gelmişti.
Ülkeyi çağdaş dünyanın bir parçası hâline getirebilmek için hükûmetin etkin ve kendi içinde tutarlı olması zorunluydu. Ancak milletvekillerinin büyük bir çoğunluğunun Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu üyelerinden olmasına rağmen hükûmete karşı tavırlarında uyumsuzluk olabiliyor ayrıca kimi hükûmet üyeleri de sık sık eleştiriye maruz kalabiliyordu.
Bu durum hükûmetin uyum içinde çalışmasını ve istifa eden hükûmetin yerine yenisinin kurulmasını zorlaştırıyordu. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya’da Kâzım Paşa (Özalp), İsmet Paşa (İnönü), Fethi Bey, Rize Milletvekili Fuat Bey ve Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey’in de yer aldığı bir toplantıda “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!” diyerek bir süreden beri üzerinde çalıştığı cumhuriyet yönetimine geçme düşüncesini açıkladı.
Toplantıda bulunanlar bu kararı onayladıktan sonra yöntem üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantı sonrasında Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ile çalışarak Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerinde yapılacak değişiklikleri kararlaştırdılar.
Buna göre; Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun birinci maddesinin sonuna, “Türkiye Devletinin hükûmet şekli cumhuriyettir.” cümlesi eklendi. Ertesi gün hazırlanan teklif Parti Grubu toplantısında ele alındı. Teklif ve önerilen maddeler tek tek oylanarak kabul edildi. Ardından Parti Grubu toplantısı bitirilerek Meclis toplantısına geçildi. Teklif, Kanun-u Esasi Encümenine gönderildi. Burada “Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır.”, “Resmî dili Türkçedir.” ibareleri eklendi. İvedi olarak görüşülen teklif “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri arasında alkışlarla kabul edildi (29 Ekim 1923). Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi ve Mustafa Kemal Paşa katılanların oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı 30 Ekim 1923’te de İsmet Paşa’yı Başbakan olarak atadı. Cumhuriyet’in ilan edildiği aynı gece telgrafla yurdun dört bir yanına bildirildi. Halk coşkuyla Cumhuriyet’in ilanını kutladı.
Cumhuriyeti, “Yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini güvenli ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik bakımından büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.” diye tanımlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere aziz vatanımızın bütünlüğü ve bağımsızlığı için canlarını ortaya koyan aziz şehit ve gazilerimizi rahmet ve sonsuz minnetle anıyoruz.