Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya

SEVGİ DİLENCİSİ

Ruhumuzun sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı var. İnsan olarak ilişkilerimizde, sosyal bağlar ve sevgi, psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarımızı karşılar. Sevgi ve ilgi, ruhumuzu besler ve yaşamımıza anlam katar. ‘Sevgi dilencisi’ ifadesi, birinin sürekli olarak sevgi, ilgi veya onay arayışında olduğunu ifade eder. Bu durum, içsel güven eksikliği, düşük özsaygı veya geçmişte yaşadığı travmalar gibi sebeplerle ilişkilidir. Bu tür bir arayış, kişinin ruhsal ve duygusal olarak tatmin olmadığını gösterir. Ancak bu tür bir ihtiyaç, terapi veya destek grupları gibi profesyonel yardımlarla ele alınmalıdır.

‘Sevilme ihtiyacı’ ile ‘Sevgi dilencisi’ iki ayrı süreci kapsamaktadır. O halde konuya birde şöyle bakalım: Bir zamanlar küçük bir köyde yaşayan Serdar adında genç bir çocuk vardı. Serdar, diğer çocuklarla oynamayı ve arkadaşlık kurmayı çok istiyordu, ama bir türlü sevilmeyi başaramıyordu. Sürekli olarak reddedildiğini hissediyor ve yalnızlıkla başa çıkmakta zorlanıyordu. Bir gün köyde bir yarışma düzenlendi. Yarışmanın birincisi, köy halkının en sevdiği kişi olacaktı. Serdar, bu yarışmaya katılmaya karar verdi ve bir şeyler yaparak insanların kalbini kazanmayı umdu.

Yarışma günü geldiğinde, Serdar sahneye çıktı ve herkes için bir şarkı söylemeye başladı. Şarkıyı bitirdiğinde, etrafında toplanan insanlar Serdar’ı alkışladı. İlk kez, Serdar sevildiğini hissetti. Yarışmayı kazanıp kazanmadığı önemli değildi, çünkü Serdar artık sevildiğini biliyordu. Köy halkıyla ilişkileri daha da güçlendi ve Serdar’ın yalnızlık duygusu gitgide azaldı.

Bu hikaye, sevilme ihtiyacının insanların hayatında ne kadar önemli olduğunu ve birini sevmenin veya sevilmeyi başarmanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Oysaki sevgi dilencisinde durum başka… O halde birde şu hikayeye bakalım: Kemal, küçük bir kasabada yaşayan orta yaşlı bir adamdı. Görünüşte her şeye sahip gibi görünse de Kemal içten içe bir boşluk hissediyordu. Yıllar içinde, hayatın ona çok şey verdiği şeklinde görünse de sevgi ve ilgi eksikliği ile mücadele ediyordu.

Her gün, kasabanın ana caddesinde oturur, insanların geçmesini ve belki de ona bir anlık ilgi göstermelerini umut ederdi. Ona yemek, para veya sıcak bir gülümseme verenler oluyordu, ama Kemal için bunlar yetersizdi. O, gerçek ve derin bir sevgi arayışındaydı. Bir gün, kasabaya yeni taşınan genç bir kadın olan Ayşe ile tanıştı. Ayşe, Kemal’i fark eden ve onunla ilgilenen nadir insanlardan biriydi. Onunla sohbet etmeye başladı ve Kemal’in hikayesini dinledi.

Ayşe, Kemal’in içindeki boşluğu doldurabileceğini düşündü ve ona gerçek bir dostluk ve anlayış gösterdi. Kemal, Ayşe’nin ilgisi ve desteğiyle, sevgi ve ilgi ihtiyacının ne kadar önemli olduğunu anladı. Artık Kemal, kasabada sevgi dilencisi olarak değil, Ayşe’nin dostu olarak biliniyordu. Onunla olan ilişkisi, ona ihtiyaç duyduğu sevgi ve ilgiyi sağladı ve Kemal, hayatındaki boşluğun dolduğunu hissetti.

Bu hikaye, sevgi dilencisi olarak bilinen insanların aslında sadece derin bir bağlantı ve anlayış arayışında olduğunu gösteriyor ve gerçek sevgi ve anlayışın herkes için iyileştirici olduğunu vurguluyor.

Özetle; ‘Sevilme ihtiyacı’ hikayesi, sevgi ihtiyacının genel bir perspektiften ve doğal bir şekilde ele alınmasını sağlarken, ‘Sevgi dilencisi’ hikayesi, bu ihtiyacın aşırı ve sürekli bir şekilde dışsal kaynaklardan arayışını ve bu arayışın nasıl bir dostlukla tatmin edilebileceğini vurguluyor. Tıpkı; bir ilişkide sevilme ihtiyacının normal tepkilerle aranmasının sağlıklı olması ile sevgi dilencisinin tatmin olana kadar içsel boşluğunu doldurmasına hizmet eden birini aramasındaki sağlıksız farkı gibi… Dilerim sevgiyi dilenen hallerin tedavisi ile sağlıklı sevgi ihtiyacınız tatmin olur! Sevilmeye herkesin ihtiyacı olduğu kadar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uzm. Psk. Derya Yalçınkaya Arşivi